ABD’nin son yıllarda küresel sağlık politikalarındaki rolünün zayıflaması, Avrupa Birliği’ni (AB) sağlık alanındaki liderlik boşluğunu doldurma fırsatı ile karşı karşıya bırakmış durumda. ABD’nin uluslararası sağlık yardımları ve sağlık politikalarındaki bazı geri adımları, AB’yi daha aktif bir rol oynamaya zorlayabilir. Ancak, AB’nin bu boşluğu doldurup dolduramayacağı, birçok faktöre bağlı olarak belirsizliğini koruyor.
ABD’nin, özellikle COVID-19 pandemisi sonrası küresel sağlık sorunlarına yaklaşımında değişiklikler yaşandı. Trump yönetimi, Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini zayıflattı ve sağlık yardımlarını azalttı. Biden yönetimi, bazı adımlar atsa da, eski seviyelere dönmek için yeterli adımlar atmadı. Bu durum, ABD’nin küresel sağlık alanındaki gücünün azalmasına yol açtı.
AB, bu boşluğu doldurma noktasında önemli bir avantaj elde edebilir. AB, güçlü sağlık altyapısı, finansal kaynakları ve dünya çapındaki işbirlikleri ile küresel sağlık alanında daha fazla liderlik üstlenebilir. Özellikle COVID-19 aşıları konusunda AB, büyük bir üretim ve dağıtım kapasitesine sahipti ve bu deneyim, gelecekteki sağlık krizlerinde AB’yi güçlü bir oyuncu haline getirebilir.
Ancak, AB’nin bu boşluğu doldurabilmesi için bazı zorluklarla karşı karşıya kalıyor. AB, sağlık politikalarını üye devletlerin bağımsız kararları ve farklı yaklaşımları ile uyumlu hale getirmek zorunda. Her ülkenin sağlık sisteminin farklı olması ve ulusal çıkarların ön planda tutulması, birleşik bir sağlık stratejisinin oluşturulmasında engel teşkil edebilir. Ayrıca, küresel sağlık yardımına dair kararlar genellikle yalnızca devletlerarası ilişkilerle şekillendiği için, AB’nin dış politikada daha güçlü bir koordinasyon sergilemesi gerekecek.
AB, küresel sağlık krizlerinde daha fazla liderlik yapabilmek için, sağlık altyapısını daha da güçlendirmeli, dünya genelindeki sağlık sorunlarına çözüm odaklı daha fazla yatırım yapmalı ve uluslararası işbirliklerini artırmalıdır. ABD’nin geri adım attığı bu dönemde, AB’nin bu liderlik fırsatını ne kadar iyi değerlendireceği, önümüzdeki yıllarda küresel sağlık politikalarını şekillendirecek en önemli sorulardan biri olacak.